minecrafttr aramıza katil!
batihost minecraft server kirala
Satın Al
MinecraftTR Reklam Alanı
Satın Al
Satın Al
Satın Al

Ruh var mıdır ?

Ruh var mıdır ?

  • Evet vardır.

    Kullanılan: 0 0.0%
  • Hayır Yoktur.

    Kullanılan: 0 0.0%

  • Kullanılan toplam oy
    0
Seçkin madenci.
Katılım
30 Mart 2019
Mesajlar
121
Tepki puanı
25
Puanları
1,185
Discord
Ruh Var mıdır ?
imagede56e953260b7e6b.png




imageb412af249e950b47.png


İlk olarak şunu belirtmem lazım:
"Klasik anlamıyla insanı 'insan' yapan, onu diğer canlılardan ayıran, bize bilincimizi kazandıran, fiziksel olmayan, maddelerin üzerinde olan, ölümden sonra da dahil olmaz üzere kadar var olacak olan "ruh" olgusunun bilimsel perspektifte (bakış açısında) hiçbir geçerliliği, gerekliliği ve işlevi yoktur."

Bunun sebebi, günümüzde bu anlamıyla ruhun varlığına dair hiçbir bilimsel kanıtın bulunmayışıdır. Hemen akla gelecek olan şudur:"Eğer ki ruh yapısı gereği fiziksel değilse, dağa üstüyse, nasıl olur da bilimsel kanıt aranabilir ki?" Eğer böyle düşünüyorsanız zaten otomatik olarak bilimsel arenanın sınırlarından çıkmışsınız demektir. Ama eğer ki "ruh" denen olgunun fiziksel olarak araştırılabilir, anlaşılabilir olduğunu düşünüyorsanız ve buna rağmen varlıklara "bilinci kazandıran olgu" olduğuna inanıyorsanız devam edelim:

Bu noktada kritik olan, "ruh" denen şeyin ne olduğunu tam olarak tanımlamaktır. Çünkü işin içerisinde şahsi ve örgütlü felsefi akımlar girmeye başladığında, sözcüğün tanımı da bir o yana, bir bu yana çekiştirilerek çok farklı anlamlara gelebilmektedir. Örneğin bazı felsefi akımlarda ruh "sinir sisteminin faaliyetleri sonucu oluşan algıyla" neredeyse eş anlamlıdır ki bu nedenle, bilimin görüşüyle neredeyse birebir aynıdır.

Sadece bu akımlara mensup olan filozoflar, bu olguyu tanımlamak için antik bir sözcük olan "ruhu" seçmektedir. Bu bazı sıkıntılar yaratmaktadır.

Ancak Geriye kalan birçok felsefi akımda "ruh" kavramı doğaüstü, "insana bahşedilmiş", bilim ötesi ve üzeri bir olguya işaret eder ki bilimin bu akımlarla sıkıntısı da bu noktada başlamaktadır. Dediğimiz gibi, her ne kadar böyle bir konuda yapabileceğimiz ek bir açıklama bulunmuyor olsa da, felsefe dahilinde bu "ruh" kavramı öylesine ustaca seçilmiş sözcüklerle nitelendirebilmektedir ki, metafiziksel bir oldu bile sanki bilimsel olarak araştırıla-bilirmiş ve ona dair kanıtlar varmış gibi lanse edilebilmektedir.

Bu, bilimin karşısındaki en büyük sorunlu düşmanlardan birisidir; bu nedenle konunun bilimsel olarak ele alınması gerekmektedir.

Sinir bilimde ve felsefede "zihin vs. beden"(zihin-beden ayrımı) çok uzun süredir tartışılan ve halen nihai karara varılamamış olan bir tartışmadır. Zihin bedenle bir bütün müdür, yoksa zihin bedenin ötesinde olan bir varlık mıdır? Bilincimiz maddesel midir, madde-üstü müdür_ bilin somut kanıtlarla temellendirilebilir ve araştırılabilir mi yoksa bilimin sınırların ötesinde midir ? Aslında bilgimizin yetersiz olduğu konuda, tarih boyunca bilime karşı bu argümanların sesi yükselmiştir. Her ne konu "anlaşılması" güç bir konu" ise, bilimin onu anlayamayacağı, somut temellere indirge-yemeyeceği insanların algısının ötesinde olduğu ileri sürülmüş, adeta bilimsel araştırmanın önüne ket vurulmuştur. Bu her zaman "bilimin karşıtı gericiler" tarafından yapılmamış, kimi zaman kafa yapısı karışmış, modern bilimin hızla akıp giden verilerini takip edemeyen, etmekte güçlük çeken filozoflar tarafından da gerek istemli, gerek istemsiz olarak yapılmıştır.

Aslında bu çok normaldir, çünkü kimi zaman bilimin "cıncık cıncık" denebilecek detay konularında akademik araştırmalar yürüten bilim insanları bile, aşırı hızlı bilgi birikimini ve akışını takip edemez, kendilerini güncelleyemezler. Kaldı ki, konuda bilimsel geçmişi olmayan ancak derin ilgi duyan birçok insanın bu kadar hızlı bilgi akışını takip edip, anlayıp, değerlendirebilmesi mümkün olsun...

İşte tam olarak bu nedenle bilimde iddialarımızı şahsi inanç ve felsefelerden ayıklayıcı bazı mekanizmalar bulunur. çünkü ortadaki bir veriyi herkes istediğinde çekebilir, istediği gibi yorumlayabilir, istediği hayata görünüşe esnetebilir. Bu arada soru şu olmalıdır: İyi ama gerçek hangisi? İşte "ruh" konusunda da diğer bilim-dışı olan veya oldurulan tartışma konularında da, bilimin ilgisini çeken soru budur. Okkam'ın usturası, ispat yükü ve boş hipotez gibi bazı felsefi ve bilimsel metotlar, itinayla şahsi görüşleri, temelsiz varsayımları, ispatlanmamış argümanları bilime alet edilen konulardan kesip atar, elemeye çalışır.

Bunu "ruh" konusuna uygulayacak olursak, gelinen nokta şu olacaktır: İspat yükü, iddia sahibinin omuzlarındadır. Bilimin en klasik kurallarından birisidir. Eğer ki varlığına dair iz bulunamayan bir konuda, varlık iddiasında bulunuyorsa , bu iddiayı ileri süren kişi grup ve organizasyonlar iddialarını deneysel, tekrar edinebilir, test edilebilir, gözlenebilir veya çıkar-sanabilir şekilde ortaya koymak ve ispatlamak zorundadırlar. Eğer ki "bu konu bilimin sınırlarını aşar; öyle deneyle meneyle ruh aranmaz" deniyorsa zaten bilimin gözlerinde değerli ve geçerli olan bir argüman geliştirilmiyor demektir. Uzun lafın kısası "ruh" derken ne kastettiğiniz, işin bilim tarafında mı, yoksa felsefe tarafında mı olduğunuzu belirleyen ana faktördür. Eğer ki metafizik olan, bilimsel araştırma yöntemleriyle açıklanamayacak olan, maddeci olmayan bir "ruh" kavramından söz ediyorsanız, muhtemelen yanılıyorsunuz ve bilim neden ve nasıl yanıldığınızı size fazlasıyla gösterebilecek kadar bilimsel veriye şu anda sahip. Ancak eğer ki "sinir sisteminizin çalışmasından doğan sonuçların tamamı" için "ruh" sözcüğünü kullanıyorsanız ve bir bireyin "ruh halinin", davranışlarının, ve benzeri özelliklerinin tamamıyla bilimsel olarak somut ve maddeci bir şekilce açıklanabileceğini ileri sürüyorsanız bilimsel arenada herhangi bir sorun yaşamadan fikirlerinizi aktarabileceğinizi düşünüyoruz.

Zira dediğimiz gibi bu şekilde "zeka, davranış, algı" gibi sinirsel ürünlerin toplamına "ruh" deyip geçen ancak doğaüstü veya metafizik bir olguyla işaret etmeyen birçok sinir bilimci (özellikle de psikolog) şu anda bilim camiasında bulunuyor. Özet olarak ruh kavramı, sinir sistemimiz sayesinde sahip olduğumuz bilinç, duyu, duygu, algı, zeka gibi birçok geliştirilmiş bir "joker sözcüktür". Bilimde artık bu sözcüğe, en azından klasik "metafiziksel" tanımıyla ihtiyacımız yok. Bilim, bunun çok ötesinde geçmiş sinir-bilim gibi devasa bir saha dahilinde canlı davranışlarını hiçbir kısmanda en ufak miktarda bile olsa "bunu açıklayamıyoruz; asla da açıklayamayız, dolayısıyla 'ruh' diye metafiziksel bir varlık nedeniyle olmalı." gibi bir sonuca varılmamış, böyle bir açıklamaya ihtiyaç duyulmamıştır.
Sonuç olarak ruh bilimsel olarak yoktur. Metafiziksel olarak vardır. lakin metafizik de hala ruhu ispatlayamamıştır.

imagede56e953260b7e6b.png

Hey beni buraya kadar okuduysan gerçekten sana teşekkür ederim demek ki okumayı seviyorsun peki bir beğeni atıp anketi cevaplamaya ne dersin ?
 
Yeni bir Steve doğdu!
Katılım
16 Eylül 2020
Mesajlar
36
Tepki puanı
3
Puanları
0
Discord
Güzel Ve İlginç Bir Soru Elinize sağlık
 

Üst